9 Nisan 2012 Pazartesi

Bir Varmış Bir Yokmuş

İNSAN VÜCUDU ÇİZGİ FİLM PART 1

Kaynak;

Rüzigar83 (2007,Ağustos 3). Bir Varmış Bir Yokmuş(İnsan Vücudu) Çizgi Film 1. http://www.youtube.com/watch?v=pvqjIbgUWnU (2012,Nisan 9)



                                   İNSAN VÜCUDU ÇİZGİ FİLM PART 2




Kaynak;

Rüzigar83 (2007,Eylül 2). Bİr Varmış Bir Yokmuş(İnsan Vücudu) 2. http://www.youtube.com/watch?v=EOd0Lmmmso0&feature=fvwrel (2012,Nisan 9)
Vücudumuzda Sistemler


1-SOLUNUM SİSTEMİ:




















Nefes alındığında;
Diyafram kasılır. Göğüs boşluğu ve akciğerler genişler. Akciğerler içinde hava basıncı düşer ve dışardan hava alınır.

Nefes verildiğinde ;
Diyafram kası gevşer ve kaburgalar aşağı iner. Göğüs boşluğu daralır. Akciğerlerdeki hava dışarı çıkar.

Vücudu oluşturan tüm hücreler yaşamlarını sürdürmek için bir dizi kimyasal işlemler yaparlar, bu işlemlere METABOLİZMA denilmektedir. Metabolik işlemler esnasında her hücre oksijen ve glikoz kullanır; karbondioksit ile diğer atık maddeleri üretir:

( Glikoz ) C6H1206 + 6 O2 ® 6 CO2 + 6 H2O + Enerji

Görüldüğü gibi kimyasal işlemlerin olabilmesi için oksijene gereksinim vardır. Ayrıca hayati organlara ( kalp, beyin gibi ) birkaç dakika oksijen gitmediği takdirde hücrelerde hasar oluşmaktadır.

Soluduğumuz hava normalde % 21 oksijen, % 78 azot, % 1 oranında diğer gazları içermektedir. Biz soluduğumuz havada bulunan % 21 oranındaki oksijenin sadece % 5-6 sını kullanırız.

Oksijen yokluğunda görülebilecek sorunlar:

0 -1.dakikada kardiyak hassasiyet ( aritmi vb.)

1 -4. � beyinde hasara eğilim

4 -6. � beyin hasarı başlar

6 -10. � beyin hasarı artar

10 + � geri dönüşsüz beyin hasarı

Oksijenin atmosferden alınıp hücrelere iletilmesi iki sistemin iyi çalışmasına bağlıdır; 1- solunum sistemi, 2- dolaşım sistemi dolaşım) Solunum yolu, solunum, dolaşım veya kalp fonksiyonlarında oluşabilecek herhangi bir bozukluk beyin hasarı veya ölümle sonuçlanabilir.


2-DOLAŞIM SİSTEMİ:
Alınan besinleri ve oksijeni hücrelere ulaştıran ve artık maddeleri dokulardan uzaklaştıran sisteme dolaşım sistemi denir.

arterler, arterioller, kapiller, venüller ve venlerden oluşan birbirine bağlı tüplerin oluşturduğu karmaşık bir sistemdir.

Kalp, bu sistemin içinde, itici bir güç olarak merkezde yer almaktadır. Kan, kalbin oluşturduğu basınçla tüm vücudu dolaşır. Kalp, yaklaşık olarak kişinin yumruğu büyüklüğünde, içi boş, kastan oluşan bir organdır. Septum denilen bir duvarla ortadan sağ ve sol olarak önce ikiye, bunlar da tekrar üst ( atrium→kulakçık ) ve alt ( ventrikül→karıncık ) olmak üzere ikiye bölünür; toplam dört boşluktan oluşur.

Vücuttan dönen kirli kan sağ kulakçığa, sağ kulakçıktan sağ karıncığa geçer, sağ karıncıktan da temizlenmek üzere pulmoner atardamarlarla akciğerlere taşınır. Akciğerlere ulaşan kan CO2 - O2 değişiminden sonra pulmoner toplardamarlar vasıtası ile vücuda pompalanmak üzere sol kulakçığa, oradan sol karıncığa geri taşınır, sol karıncıktan da aorta vasıtası ile vücuda dağıtılır. Kulakçık ile karıncık (Atrium ile ventrikül) arasındaki akışlar, geri dönüşe izin vermeyen kapaklar tarafından kontrol edilmektedir. Kanın geri dönüşünü önleyen bu sistemler sayesinde dolaşım sistemi tek yönde hareket ederek normal akışını sürdürür (arter:atardamar; kapiller:kılcaldamar; ven: toplardamar).



3-BOŞALTIM SİSTEMİ:


Kandaki zararlı maddelerin dışarı atılmasına boşaltım sistemi denir. Kan böbrekte süzülür

- Böbrekler idrar atar. (su, mineral, üre v.s.)
- Akciğerler karbondioksit ve su atar.
- Safra kesesi safra tuzlarını atar.
- Ter bezleri; su, mineral, üre, laktik asit v.s. atar.

Böbrek

Böbrek dıştan içe doğru kabuk, öz ve havuzcuktan oluşur. Böbrekte görev yapan temel birim nefrondur. Nefron, bir böbrekte yaklaşık bir milyon tanedir.

Nefron

Böbreğe giren böbrek atardamarı, damar yumağını (Glomerulus) oluşturur. Kan basıncı ile buradan süzülen sıvı bovvman kapsülüne ae>.r.e>r

Glomerulus
- İki sıralı hücrelerden oluşur.
- Büyük proteinler ve kan hücreleri dışındaki maddeler süzülür.
- İki atardamar arasındadır.
- Tatlı su balıklarında gelişmiş, (büyük) tuzlu su balıklarında gelişmemiştir, (küçük)
- Madde verilir, alınmaz.

Bovvman Kapsülü
- Tek sıralı hücrelerden oluşur.
- Süzüntüyü alır.

Boşaltım Kanalcığı
- Kılcal damarlarla sarılıdır.
- Geri emilim olur.
- Geri emilim aktif taşıma ve difüzyonla olur.
- Besin monomerleri proksimal tüpte geri emilir.
- Su ve mineraller henle kulpundan geri emilir.
- Distal tüpte salgılanma olur.

Boşaltımda Kullanılan Hormonlar

ADH (Antidiüretik Hormon^ Vücudun su ihtiyacına bağlı olarak, idrarla fazla su atımını önler.
Aldosteron Atılacak mineral miktarını düzenler.

Böbreğin Görevleri
- Metabolizma artıkları ve zehirli maddeleri uzaklaştırmak.
- Organizmanın su dengesini ayarlamak.
- İyon dengesini korumak.
- Kan plazmasının osmotik basıncını ayarlamak.
- Kan pH’ını dengelemek. (7, 4)


4-HAREKET SİSTEMİ: İskelet ve kaslar hareket sistemini oluşturur.
İskelet:


•Dik durmamızı sağlar.
•Hareket etmemizi sağlar.
•İç organlarımızı korur.
•Vücudumuza şekil verir.
•Kan yapımında yardımcı olur.
iskelet (veya kemik) sistemleri ile, kasların meydana getirdiği bir sistemler
bütünüdür. Canlı, bu sistemlerin oluşturduğu olanaklar ile bulunduğu ortamda yer değiştirebilir ve hayati ihtiyaçlarını giderebilir. Canlının bulunduğu ortamda yer değiştirmesi ve istenilen hareketleri yapması, mekanik bir olayın varlığını ortaya koyar. Bununla birlikte, hareket sisteminin önemli komponenti olan kaslar aracılığı ile, yüzün görünüşünde (mimik) bazı değişiklikler yapılabildiği gibi, insanın konuşması veya nefes alabilmesi de bir fonksiyonun varlığını ortaya koyar. Dikkat edilirse, bütün bu faaliyetler, hareket sisteminin önemli bir kısmını oluşturan kaslar tarafından gerçekleştirilir.
İnsan vücudunun çatısını (destek yapısını) iskelet sistemi oluşturur. Bu sistem fonksiyonel olarak düşünüldüğünde, kendi içerisinde; kemikler, eklemler ve bağlardan oluşmuştur.
Bunların yanısıra, değişik yapılarda ve çeşitli eklemlerde yer alan ve çeşitli görevler yüklenmiş olan kıkırdakları da unutmamak gerekir. Çoğu zaman, eklemi oluşturan kemiklerin, artiküle eden yüzleri, ince kıkırdak bir tabaka ile örtüldüğü gibi, özellikle birbirlerine uyum sağlamayan eklem yüzeyleri arasında kıkırdak yapıdan oluşmuşelastiki elemanlar yer alır.
Özel yapıdaki bu kıkırdak oluşumlar ile eklem yüzeyleri birbirlerine uygun bir hale getirilir.
Böylece fonksiyon içerisinde uyumlu bir bütünlük oluştururlar. Yukarıda belirtilen ve iskelet sisteminin önemli kısımlarını oluşturan yapılar, hareket sisteminin pasif elemanlarıdır. Halbuki, hareketin olabilmesi için belirli bir kuvvete ihtiyaç vardır. Bu işlem, hareket sistemi içerisinde önemli bir komponent olarak yer alan kas yapı tarafından sağlanır. Böylece kaslar, hareket sisteminin aktif elemanlarını oluştururlar. Kasların çalışması ile ortaya çıkan kuvvetlerin ilgili kemiklere aktarılmasında kirişler (bağlar) önemli görevler yüklenmişlerdir.
Bunlarla birlikte, kasları bazen oldukça ince bazende kalın yapılar halinde (fonksiyonel olarak) saran örtülerde vardır (fasciae). Kaslar, sahip oldukları kirişler aracılığı ile eklemlere kadar uzanırlar ve ortaya çıkan kuvvetler de yine bu kirişler üzerinden ilgili kemiklere aktarılır. Aynı zamanda, karşılıklı ekleyapan kemikler de, fonksiyonel olarak uyumlu bir organizasyon içerisine girmiş bulunurlar.
Vücut ağırlığının yaklaşık olarak %50-70 kadarını hareket sistemini oluşturan elemanlar meydana getirir. Bu sistemin beslenmesi ile ilgili olan, kan damarları ve linfa sistemi de önemli görevler yüklenirler. Kasların innervasyonları (uyarılmaları) sinir sistemi tarafından sağlanır ve istenen hareketler böylece ortaya çıkar

5-SİNDİRİM SİSTEMİ:
Ağız, yutak, yemek borusu, mide, on iki parmak bağırsağı, ince ve kalın bağırsaklar sindirim sistemi organlarıdır. Karaciğer ve pankreas salgıladıkları su ile sindirime yardımcı olur.

Sindirim sistemi mekanik (fiziksel) ve kimyasal sindirim olarak ikiye ayrılır. Mekanik (fiziksel) sindirim cinsel molekülleri kücük moleküllere ayırmaktır. Kimyasal sindirim ise besinleri en küçük yapı taşına kadar ayırmaktır. Sindirim sistemi, sindirim borusu (sindirim kanalı) ile sindirim bezlerini içeren, çok hücreli hayvanlarda yiyeceğin vücuda alınımı, sindirilmesi, gerekli besin ve enerjinin absorbe edilmesi ve atık maddelerin vücuttan atılması ile ilgilenen organ sistemidir.

Sindirim sistemi ve sindirim borusu hayvandan hayvana belirli oranda değişiklik gösterir. Örneğin bazı hayvanlar çok odalı midelere sahiptirler.

Çoğu Antik Çağ ve Orta Çağ anatomistleri mide, bağırsaklar gibi sindirim sistemi organları hakkında kabaca doğru fikirlere sahipti. Yine de bu yanlış ve hatta bir bakıma absürd fikirler ortaya atılmadı anlamına gelmez. Örneğin Rönesans'ın önemli bilgin ve sanatçısı Leonardo da Vinci sindirim sisteminin solunum sistemine yardım ettiği fikrine sahipti. Sıkışan bağırsakların, içlerinde üretilen sıvılaşmış havayla, diyaframı yukarı doğru ittiğine ve böylece diyaframın akciğerlere basınç uyguladığına inanmaktaydı. Sindirim sisteminin ve sindirim sistemi organlarının insan için önemi eski çağlardan beri bilinmektedir.
 
 
 
 
Kaynak;
SERDEM,S.Moderators (2012,Ocak 27). Vücudumuzda Sistemler. http://www.tualimforum.com/ilkogretim-dersleri/92480-vucudumuzda-sistemler.html (2012,Nisan 9)

Sindirim Sistemi



 





Kaynak;
Fotoğraflar. http://vucudumuzdakisistemler.wordpress.com/fotograflar/ (2012,Nisan 9)

Dolaşım Sistemi Konu Anlatımı

Dolaşım Sistemi
Çok hücreli canlılarda besin ve oksijenin tüm hücrelere ulaşmasını sağlayan sisteme dolaşım sistemi denir. Ayrıca dolaşım sistemi, hücrelerde metabolik faaliyetler sonucu oluşmuş karbon dioksit ve diğer zararlı maddelerin uzaklaştırılmasını sağlar.
1. Dolaşım Sisteminin Kısımları
İnsanda dolaşım sistemi üç kısımdan oluşur : Kalp, damarlar ve kan.
KALP
Kalp, göğüs boşluğunda iki akciğer arasında yer alır. Kalp hızlı, güçlü ve istemsiz çalışan kaslardan oluşur. Kasılıp-gevşeyerek kanın damar içinde hareket etmesini sağlar.
Kalbin üzerinde kalın bir zar vardır. Kalple zar arasında kaygan bir sıvı bulunur. Bu kalbin rahat çalışmasını sağlar ve darbelerde zarar görmesini önler.
İnsanda kalp, iki kulakçık ve iki karıncık olmak üzere dört gözlüdür. Kalbin sağ bölümünde kirli, sol bölümünde temiz kan vardır. Kulakçık ve karıncıklar, sırayla kasılıp gevşeyerek kanın damarlarda hareketini sağlar. Kulakçık ve karıncıklar arasında bulunan kapakçıklar, kanın tek yönlü ilerlemesini sağlar.
DAMARLAR
Üç çeşit damar vardır.
a. Atardamar: Kalpten vücuda kan taşıyan damarlara denir.
Akciğer atardamarı hariç diğer atardamarlar oksijence zengin temiz kan taşır. Yüksek basınca dayanaklıdırlar. En büyük atardamar, kalpten vücuda temiz kanın gönderildiği “aort” atardamarıdır.

b. Toplardamar: Vücutta kirlenmiş kanın vücuda taşınmasını (karbondioksitçe zengin) sağlayan damarlardır.



KAN
Vücudun tek sıvı dokusudur. Kalbin etkisiyle damarlar içerisinde hareket eder.
Kanın Yapısı
Kan, plâzma (serum) ve kan hücrelerinden oluşur. Kanın plâzma kısmı su, protein, organik ve inorganik maddelerden oluşur. Kanın yapısında değişik görevler alan 3 çeşit kan hücresi bulunur.
a. Alyuvar (Eritrosit): Kana kırmızı renk verir. Karaciğer, dalak ve kırmızı kemik iliğinde üretilir. Alyuvar, yapısında bulunan hemoglobin proteinleri yardımıyla oksijen ve karbon dioksit taşır. Alyuvarlar oksijeni
b. Akyuvar (Lökosit): Vücudumuzu mikroplara karşı korur.
c. Kan pulcukları (Trombosit): Kırmızı kemik iliğinde, büyük hücrelerin parçalanmasıyla oluşur. Yaralanma ve kesiklerde kanın pıhtılaşmasını sağlar.

2. Kan Dolaşımı
İnsanda, kan dolaşımı büyük ve küçük kan dolaşımı olmak üzere ikiye ayrılır.
a. Küçük Kan Dolaşımı
Vücutta kirlenen kanın temizlendiği dolaşım çeşididir. Sağ karıncıkta başlar, sol kulakçıkta biter. Sağ karıncıktaki kirli kan akciğer atardamarıyla akciğere götürülüp temizlenir. Temizlenen kan, akciğer toplardamarıyla kalbin sol kulakçığına getirilir. Bu dolaşıma küçük kan dolaşımı denir.
b. Büyük Kan DolaşımıAkciğerde temizlenen kanın vücuda dağıtılıp, vücutta kirlenen kanın kalbe getirildiği dolaşım çeşididir. Sol karıncıkta başlar, sağ kulakçıkta biter. Sol karıncıktaki temiz kan, aort atardamarı ve diğer atardamarlarla iç organlara ve tüm dokulara taşınır. Kılcallarda oksijen ve karbondioksit değişimi olur. Kirlenen kan toplardamarlarla kalbin sağ kulakçığına getirilir.

Kan Grupları
İnsanda kan gruplarını alyuvarın üzerinde bulunan bazı proteinler belirler.


Kan nakillerinde, O grubu diğer bütün gruplara kan verebilir. AB grubu bütün gruplardan kan alabilir. A ve B grupları ise hem kendi grubundan hem de O grubundan alabilir.

Rh(+) … Rh(+) ve Rh(–) den alır.
Rh(–) …. Rh(–) den alır.
Kan grubu Rh(–) olan bir insanın kanında Rh(+)’e karşı antikor oluşmasına kan uyuşmazlığı denir. Anne Rh(–) çocuk Rh(+) ise anne ve çocuk arasında kan uyuşmazlığı görülür.

Dolaşım Sisteminin SağlığıDolaşım sisteminin sağlığını olumsuz etkileyen en önemli etkenler sigara, alkol ve kirli havadır.
Sigaradaki nikotin, kanın mikroplara karşı direncini azaltır. Alkol, damarların esnekliğini bozarak genişletir. Çocuklukta geçirilen enfeksiyonlar ve bademcik hastalıkları kalbi olumsuz etkiler. Uzun süre ayakta kalmak veya hareketsiz kalmak, toplardamar kapakçıklarını bozarak varise sebep olur.
Hepatit B ve C, tetanos, sıtma, kuduz, tifüs ve AIDS kan yoluyla bulaşan hastalıklardır. Dolaşım sisteminin sağlığının korunması için, dengeli beslenilmeli, düzenli spor yapılmalı, sigara ve alkol gibi zararlı maddelerden uzak durulmalıdır. Kalbi yoracak, yaşa ve bedene uygun olmayan işlerde çalışılmamalıdır.
Tetanos Aşısı: Tetanos mikropları yara, kesik gibi yerlerden kan yoluyla vücuda girer. Tetanos hastalığına yakalanmamak için aşı olmak gerekir. Tetanos aşısı çok küçük yaşlarda yaptırıldığında vücut hastalığa karşı bağışıklık kazanır.
Nabız ve Tansiyon
Kalp, her kasılışında basınç yaparak atardamarlara kan pompalar. Kan basıncının etkisiyle damarlar genişler ve hemen ardından daralır. Kan, damarlarda boğum boğum ileriye doğru gider. Kanın damarlardaki bu hareketi, nabız dalgalarına sebep olur. Nabız, kalbin atış hızıyla aynı hızdadır. Kanın damar duvarlarına yaptığı basınca tansiyon denir. Kalbin kasılması sırasında oluşan basınca büyük tansiyon, kalbin dinlenmesi sırasında oluşan basınca küçük tansiyon denir.

Kaynak;
Fatih,Administrator (2009,Ocak 27). Dolaşım Sistemi Konu Anlatımı. http://www.fenrehberi.com/forum/index.php?topic=3345.0 (2012,Nisan 9) 

8 Nisan 2012 Pazar

Vücudumuzdaki Sistemler Haritası


Kaynak;
Admin (2011,Ağustos 22). Vücudumuzdaki Sistemler Haritası. http://www.muhteva.com/vucudumuzdaki-sistemler-haritasi-t246914.html (2012,Nisan 8)

İnsanda İskelet ve Kas Sistemi


Canlıların kendilerine özgü şekillerini koruyan ve hareketlerini sağlayan sistemdir. Özellikle omurgalılarda gelişmiş, etkin olan bir sistemdir.

Basit yapılı bitkilerde dikliği ve sertliği turgor basıncı sağlar. İleri yapılı bitkilerde ise iskelet görevini destek dokular üstlenmiştir.

İSKELET SİSTEMİ

Insanda Iskelet ve Kas Sistemi 131 0

Görevleri şunlardır:
a. Vücudun çatısını kurmak
b. Kas sistemiyle birlikte vücudun hareketini sağlar
c. Vücuda diklik ve sertlik sağlar
d. İç organları dış etkilerden korur.
e. İç organlara ve kaslara tutunma yüzeyi sağlar
f. Kan yapımında görev alır.
g. Temel mineralleri depolar.

İki çeşit iskelet sistemi vardır:

1. Dış İskelet : Üzerinde hiç bir vücut örtüsü bulunmaz. Bir hücre veya özel hücre grubunun salgılandığı organik veya inorganik maddelerden oluşur. Dış iskelet vücut için iyi bir koruyucu olup fazla kaybını önler.

2. İç İskelet : Vücudun içinde bulunup çeşitli vücut örtüleriyle örtülüdür. Omurgalıların hepsinde bulunur. Ayrıca omurgalılarda birbirine eklemlerle bağlanmış olan iç iskelet, hareketi kolaylaştırırken büyümeyi fazla sınırlamaz.

Embriyonun mezoderm tabakasından farklılaşarak meydana gelir. Köpek balıklarından iç iskelet kıkırdaktan ibarettir. Diğer omurgalılar da ise embriyo döneminde kıkırdak dokudan oluşan iç iskelet daha sonra kemik dokuya dönüşür.


İNSAN İSKELETİNİN YAPISI


Omurgalıların çoğunda ve insanda iskelet vücudun çatısını oluşturur.

İskeleti oluşturan kemikler organizmaların gereksinimi olan bazı mineralleri depo eder.

Kemikler iki farklı şekilde gelişir:
1. Bağ dokudaki fibroblastların sayısı artarak kemik oluşturan hücrelere (osteoblast) dönüşür. Kafatasının yassı kemikleri, yüz kemikleri ve bugıldak kemiği bu şekilde oluşur.
2. Hiyalin kıkırdağın yıkılıp yerine kemik dokunun geçmesiyle de kemikleşme olur. Omurgalılardaki üye kemikleri ve leğen kemiği bu şekilde oluşur.

Organizmada kemik yapımı sürerken diğer taraftan da kemik yıkımı olur. Büyüme döneminde kemik yapımı yıkımından fazla olduğundan kemikler uzun ve kalınlaşır.

Yaşlıların ise yıkım yapımdan fazla olduğundan kemikler gözenekli bir hal alır ve kolaylıkla kırılabilir.

Kemik Oluşumunu etkileyen faktörler şunlardır:

a) Hormonlar : Hipofizin salgıladığı büyüme hormonu doğrudan etkili olmayıp, karaciğerdeki protein ve karbonhidrat met@bolizmasını hızlandırarak gerçekleşir.
b) Vitaminler: D vitamini Ca ve P'un emilerek kemiklerde birikimini sağlar.
c) Mineraller : Ca, Mg, SO4¾, gibi mineraller kemiklerini yapıtaşıdır.

Kas Sistemi

Insanda Iskelet ve Kas Sistemi 131 1


Omuzlar çok fazla yük taşır. Bu nedenle her iki omuzdaki kemik bir kıkırdak örtüsüyle kaplıdır. Ayrıca kemikle kıkırdak arasında eklem sıvısı vardır. Eklemin her iki tarafında kemikler, kaslara kiriş adı verilen güçlü liflerle bağlıdır. Solda ise aynı şekilde çok yük binen dizlerin güçlü olmasını sağlayan bağlar ve tendonların genel yapısı görülüyor. Kaslar kemik ve eklemlerle beraber hareketi sağlar ve desteklik verir. Kas hücre zarına sarkollemma, sitoplazmasına ise sarkoplazma denir.

Kaslar düz kas, çizgili kas ve kalp kas olmak üzere üç çeşittir. Düz kaslar ile kalp kası otonom sisteme bağlı olarak çalışır, çizgili kasların çalışması ise beynin kontrolündedir.

İSKELET VE KAS SİSTEMLERİ


Canlıların kendilerine özgü şekillerini koruyan ve hareketlerini sağlayan sistemdir. Özellikle omurgalılarda gelişmiş, etkin olan bir sistemdir.

Basit yapılı bitkilerde dikliği ve sertliği turgor basıncı sağlar. İleri yapılı bitkilerde ise iskelet görevini destek dokular üstlenmiştir.

İSKELET SİSTEMİ

Görevleri şunlardır:
a. Vücudun çatısını kurmak
b. Kas sistemiyle birlikte vücudun hareketini sağlar
c. Vücuda diklik ve sertlik sağlar
d. İç organları dış etkilerden korur.
e. İç organlara ve kaslara tutunma yüzeyi sağlar
f. Kan yapımında görev alır.
g. Temel mineralleri depolar.

İki çeşit iskelet sistemi vardır:

1. Dış İskelet : Üzerinde hiç bir vücut örtüsü bulunmaz. Bir hücre veya özel hücre grubunun salgılandığı organik veya inorganik maddelerden oluşur. Dış iskelet vücut için iyi bir koruyucu olup fazla kaybını önler.

2. İç İskelet : Vücudun içinde bulunup çeşitli vücut örtüleriyle örtülüdür. Omurgalıların hepsinde bulunur. Ayrıca omurgalılarda birbirine eklemlerle bağlanmış olan iç iskelet, hareketi kolaylaştırırken büyümeyi fazla sınırlamaz.

Embriyonun mezoderm tabakasından farklılaşarak meydana gelir. Köpek balıklarından iç iskelet kıkırdaktan ibarettir. Diğer omurgalılar da ise embriyo döneminde kıkırdak dokudan oluşan iç iskelet daha sonra kemik dokuya dönüşür.


İNSAN İSKELETİNİN YAPISI


Omurgalıların çoğunda ve insanda iskelet vücudun çatısını oluşturur.

İskeleti oluşturan kemikler organizmaların gereksinimi olan bazı mineralleri depo eder.

Kemikler iki farklı şekilde gelişir:


1.
Bağ dokudaki fibroblastların sayısı artarak kemik oluşturan hücrelere (osteoblast) dönüşür. Kafatasının yassı kemikleri, yüz kemikleri ve bugıldak kemiği bu şekilde oluşur.


2.
Hiyalin kıkırdağın yıkılıp yerine kemik dokunun geçmesiyle de kemikleşme olur. Omurgalılardaki üye kemikleri ve leğen kemiği bu şekilde oluşur.

Organizmada kemik yapımı sürerken diğer taraftan da kemik yıkımı olur. Büyüme döneminde kemik yapımı yıkımından fazla olduğundan kemikler uzun ve kalınlaşır.

Yaşlıların ise yıkım yapımdan fazla olduğundan kemikler gözenekli bir hal alır ve kolaylıkla kırılabilir.

Kemik Oluşumunu etkileyen faktörler şunlardır:

a) Hormonlar : Hipofizin salgıladığı büyüme hormonu doğrudan etkili olmayıp, karaciğerdeki protein ve karbonhidrat met@bolizmasını hızlandırarak gerçekleşir.



b) Vitaminler: D vitamini Ca ve P'un emilerek kemiklerde birikimini sağlar.



c) Mineraller : Ca, Mg, SO4¾, gibi mineraller kemiklerini yapıtaşıdır.


Kas Sistemi

Omuzlar çok fazla yük taşır. Bu nedenle her iki omuzdaki kemik bir kıkırdak örtüsüyle kaplıdır. Ayrıca kemikle kıkırdak arasında eklemsıvısı vardır. Eklemin her iki tarafında kemikler, kaslara kiriş adı verilen güçlü liflerle bağlıdır. Solda ise aynı şekilde çok yük binen dizlerin güçlü olmasını sağlayan bağlar ve tendonların genel yapısı görülüyor.

Kaslar kemik ve eklemlerle beraber hareketi sağlar ve desteklik verir. Kas hücre zarına sarkollemma, sitoplazmasına ise sarkoplazma denir. Kaslar düz kas, çizgili kas ve kalp kas olmak üzere üç çeşittir. Düz kaslar ile kalp kası otonom sisteme bağlı olarak çalışır, çizgili kasların çalışması ise beynin kontrolündedir.



Kasların çalışması kas telcikleri (miyofibrin) ile olur. Miyofibrinleri oluşturan kas ipliklerinin kalın ve kısa olanlarına miyozin, ince ve uzun olanına aktin denir. Bunların temel yapısı proteindir. Aktin ve miyozin aktinomiyozin kompleksini oluşturur. Aktinomiyozinler iplikleri, iplikler kas telciklerini, kas telcikleri kas tellerini, teller kas demetlerini oluşturur.

Kasların Kasılma Mekanizması

Kaslar miyelinli sinir liflerinin denetiminde çalışır. İmpulslar sinir telerinin motor uç plağına ulaşınca sinir hücrelerinden asetilkolin salgılanır. Bu madde kasları uyarır, Ca iyonlarının aktin ve miyozin iplikleri arasına yayılmasına sebep olur ve kas telcikleri kasılır.


Kas kasılması ATP, Ca, K, Mg bulunan ortamda aktin ve miyozin ipliklerinin birbiri üzerine kayması ile gerçekleşir.
Çizgili kasların kasılması sırasında;
1- Aktin ve miyozin boyu değişmez .
2- I bandının boyu kısalır.
3- Z çizgileri birbirine yaklaşır.
4- H bölgesi daralır ve görünmez olur.
5- Aktin çubukları birbirine yaklaşır.
6- Kasın boyu kısalır hacmi değişmez.

Kas Sarsılması: Kasın bir kez kasılıp gevşemesidir.


I- Gizli Evre: Uyarının verildiği zaman ile kasın kasılmaya başladığı zaman arasındaki süredir.
II- Kasılma Evresi: Kasılmanın başlaması ile gevşemenin kasılması arasında geçen süredir.
III- Gevşeme Evresi: Gevşemenin başlaması ile kasın eski halini almasına kadar geçen süredir.

Bir sarsılmanın olabilmesi için uyarının ya eşik ******ine eşit yada fazla olması gerekir.

Kas Tonusu: Kasların dinlenme durumunda bile az da olsa kasılı olması durumudur. Bu durum organizmanın uyartılara çabuk cevap vermesini sağlar.

Fizyolojik Tetanoz: Eğer kas arka arkaya sık sık uyarılırsa gevşemeden tekrar kasılır. Bu durumda kas kasılı kalır. Buna fizyolojik tetanoz denir.

Kasların kasılması ve gevşemesi için enerji gereklidir. Bu enerji ilk olarak ATP`den sonra kreatin fosfat, glikoz ve glikojenden sağlanır. ATP`nin yeniden oluşması için kullanılan ilk enerji kaynağı kreatin fosfattır.
Kreatin fosfat + ADP = kreatin + ATP
ATP elde etmenin diğer bir yolu da kastaki glikojenin glikoza, glikozunda ATPye dönüştürülmesidir.
Kas kasılması sırasında glikojen, O2, ATP ve kreatin fosfat azalır, laktik asit, CO2, inorganik fosfat, ADP ve kreatin azalır.
Eğer kasılan kaslar gerekli enerjiden yoksun ise kasılı durumda kalır.

Tetani: Kasların gevşemesini sağlayan kasılmalardır. Ca tuzlarının eksikliğinde ortaya çıkan ellerde ve parmaklarda gözlenen ağrılı kasılmalardır.

Antagonist kaslar: Birbirine zıt çalışan kaslardır. Biri kasılırken diğeri gevşer.

Sinerjit kaslar: Aynı anda kasılıp gevşeyen kaslardır. Bu durumda eklem dik ve hareketsiz kalır. 


Kaynak;

Guest (2011,Eylül 2). İnsanda İskelet ve Kas Sistemi. http://www.muhteva.com/insanda-iskelet-ve-kas-sistemi-t256515.html (2012,Nisan 8)